PROJE HAKKINDA

Türkiye Hidatidoloji Derneği ‘’Kist Hidatik Hastalığı Farkındalığının Yaratılması’’ projesi Sivil Toplum Destek Programı altında yürütülen “Yerel STK’lar Hibe Programı” Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA II) 2014 programı kapsamında finanse edilmektedir. Program, yerel STK’ların politika belirleme ve karar alma süreçlerine daha aktif ve demokratik katılımlarını sağlamak için kapasitelerini güçlendirmeyi ve idari, savunuculuk ve iletişim becerilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Hibe programı kapsamında Türkiye’den 15 farklı ilden 38 sivil toplum kuruluşu yaklaşık 2.100.000 Avro hibe desteği almaya hak kazanmıştır.


TÜRKİYE HİDATİDOLOJİ DERNEĞİ 

“KİST HİDATİK HASTALIĞI FARKINDALIĞININ YARATILMASI”

Kuruluş tarihi olan 1999 yılından bu yana gönüllülük esası ile çalışan, Dünya Hidatidoloji Federasyonu üyeliğine kabul edilmiş, çeşitli alanlardaki akademisyen ve gönüllülerden oluşan derneğimiz, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA II) 2014 programı kapsamında yürütülen “Yerel STK’lar Hibe Programı”nda ‘’Kist Hidatik Hastalığı Farkındalığının Yaratılması’’ proje başlığı ile hibe desteği almaya hak kazanmıştır.

Derneğimiz, dünyada ve ülkemizde çok yaygın olması nedeniyle hayvanlarda büyük ekonomik kayıplara, insanlarda iş gücünde azalmaya, hatta ölümlere varabilen Kist Hidatik Hastalığı ile mücadele eden kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir. Derneğimiz ülkemizde bu hastalığın azaltılmasında halk sağlığı açısından yardımcı olmayı hedeflemiştir. Ve bu konuda bugüne kadar birçok aktivite gerçekleştirmiştir (20.Dünya Hidatidoloji Kongresi-2001, 8 Ulusal ve 2 Uluslararası Hidatidoloji Kongresi, Seminerler, İlköğretim Okullarında, diğer STK’larda eğitimler ve Toplum Bilgilendirme Toplantıları).

Yerel STK’lar Hibe Programı Hakkında

Avrupa Birliği Başkanlığı on beş yılı aşkın süredir Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) sivil toplumları arasındaki diyaloğun güçlenmesi ve Türkiye’deki sivil toplumun kapasitesinin geliştirilmesini hedefleyen projelere destek sağlamaktadır. Avrupa Birliği Katılım Öncesi Yardım Aracının 2014-2020 döneminde (IPA II), Avrupa Birliği ve Türkiye tarafından sivil toplum alanının bir sektör olarak tanımlanmasıyla, bahse konu destekler sivil toplum sektörü çatısı altında artarak devam etmiştir. Sivil toplum sektörünün öncelikleri olan “kamu-sivil toplum kuruluşu (STK) işbirliğinin güçlendirilmesi; STK’lara yönelik yasal çerçevenin iyileştirilmesi; STK’ların kapasitesinin ve STK’lar arası işbirliğinin güçlendirilmesi; Türkiye ve AB sivil toplumları arasında diyaloğun geliştirilmesi” kapsamında birçok program ve proje geliştirilmiştir. Bu programlardan birisi olan Sivil Toplum Destek Programı yerel sivil toplum kuruluşlarının kapasitelerini geliştirmeyi amaçlayan “Yerel STK’lar Hibe Programı”nı da kapsamaktadır. 

Sivil Toplum Destek Programı altında yürütülen “Yerel STK’lar Hibe Programı” Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA II) 2014 programı kapsamında finanse edilmektedir. Program, yerel STK’ların politika belirleme ve karar alma süreçlerine daha aktif ve demokratik katılımlarını sağlamak için kapasitelerini güçlendirmeyi ve idari, savunuculuk ve iletişim becerilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Hibe programı kapsamında Türkiye’den 15 farklı ilden 38 sivil toplum kuruluşu yaklaşık 2.100.000 Avro hibe desteği almaya hak kazanmıştır. 

Program T.C. Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı tarafından yürütülmektedir. Sözleşme Makamı ise Merkezi Finans ve İhale Birimidir.


Kist Hidatik Hastalığı Nedir?

Halk arasında ‘’kist hastalığı’’ olarak bilinen bu hastalığın etkeni, latince ismi Echinococcus granulosus olan bir parazittir. Bu parazitin kaynağı köpek, kurt, tilki gibi et yiyen hayvanlardır. Ancak ülkemizde kist hidatiğin sebebi sıklıkla köpeklerdir. Parazit köpeklerin ince bağırsaklarında yaşar. Hastalık köpek dışkısı ile atılan yumurtalar ile insana bulaşır. Köpek dışkısı ile atılan yumurtalar çok dayanıklıdır, toprakta ve soğukta bir yıl kadar canlı kalabilirler. Dışkıyla atılan yumurtalar hayvanların ayakları, arazi eğimi, rüzgar ve yağmur etkisi ile yayılırlar. İnsanlar bu yumurtaları çiğ tüketilen ve iyi yıkanmamış meyve ve sebzelerden, kirli içme sularından alırlar. İnsandan başka koyun, keçi, sığır ve manda gibi otla beslenen hayvanlar da yumurtaları alarak hastalanırlar. Alınan bu yumurtalar, bağırsaklarda açılarak bağırsak duvarını geçer, kan ve lenf yoluyla öncelik sırasıyla karaciğer, akciğer ve diğer organlara yerleşerek kist formunda (içi sıvı dolu keseler şeklinde) yaşamlarını sürdürürler. Hastalık başlangıçta kistin küçük olduğu dönemlerde uzun yıllar boyunca belirtisiz seyredebilir. Fakat kist büyüdükçe, bulunduğu bölgeye ve oluşturduğu basıya göre belirtiler ortaya çıkar.  Kistler en sık karaciğer ve akciğerlerde görülürler (kistlerin %50-70’i karaciğerde, %10-30’u akciğerde). Nadiren dalak, karın zarı (periton), böbrek, kemik, göz yuvası, beyin, kalp ve yumurtalıklara da yerleşebilir. Karaciğer yerleşiminde karnın sağ üst kısmında ağrı, bulantı, kusma ve bazen kaşıntı, sarılık gibi belirti görülür. Akciğer tutulumunda solunum sıkıntısı, öksürük, ağızdan kan gelmesi ve göğüs ağrısı olabilir.


Hastalığın Yaygınlığı Nedir?

Hastalığın ülkemizdeki dağılımını ortaya koyabilmek için aslında kesin ve ara konaklardaki yaygınlığına bakmak gerekmektedir. Ancak diğer birçok paraziter hastalıkta olduğu gibi bu hastalıkta da elimizde hastalığın her iki konaktaki yaygınlık ve görülme sıklığı ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Türkiye’de insanlarda yurdun her tarafında yaygın olarak görülmekte, ancak çok az saha çalışması bulunmaktadır. İnsan olguları büyük oranda hastane kayıtlarına dayanmakta olup toplum tabanlı tarama çalışması yok denecek kadar azdır. Bununla birlikte gerek hastane kayıtları gerekse son yıllarda insanlar, köpekler ve kesimlik hayvanlar üzerinde belli bölgelerde yapılan yapılan lokal çalışmalar ile hastalığın ülkemizdeki durumu hakkında az da olsa bilgi sahibi olunabilmiştir. Sağlık Bakanlığı kayıtlarına göre 1990-2005 yılları arasında 52.124 hasta tedavi için ameliyat edilmiştir ki bu da yılda 3.257 KE’li hasta olduğunu göstermektedir. En son Türkiye’nin 6 ilinde (Ankara, Aksaray, Balıkesir, Bitlis, Edirne, Şanlıurfa) ultrason ile tarama yapılan toplam 8.618 kişinin 53’ü (%0,6; 1/163) KE ile enfekte bulunmuştur. Köpeklerde E. granulosus'un yaygınlığının araştırılması amacıyla yapılan çalışmalarda yaygınlığın %32-40 oranında olduğu bildirilmiştir. Ara konak olan kasaplık hayvanlarda  ise koyunların %3,5-71,56, keçilerin, %7,10-74,40, sığırların %3-81,3, mandaların %10,24-22,32 ve develerin %33,3-50 oranında enfekte olduğu görülmüştür.


Projemizin Amaçları

a)   Kamuoyunda kist hidatik (kistik ekinokokkozis, KE) konusunda farkındalık yaratmak, 

b)  İzmir ve ilçelerinde (Aliağa, Bayındır, Bergama, Karaburun, Kemalpaşa, Kiraz, Ödemiş, Selçuk, Tire ve Urla) 3 ayrı gruba farkındalık yaratma seminerleri düzenlemek;

1. Okullarda öğrenciler, öğretmenler ve idareciler, 

2. Genel halk için (15-50 yaş arasındaki vatandaşlar ve özellikle kadınlar),

3. Sağlık çalışanları. 

Bu kapsamda düzenlenecek olan 20 adet seminerde en az 1000 kişiye, 500 öğrenciye ve 50 okul idarecisi ve 50 sağlık personeline (hekim, hemşire, veteriner hekim, biyolog, teknisyen, hayvan bakımevleri ve mezbaha çalışanları) eğitim verilecek ve bilgilendirme yapılacaktır.

c)   KE prevalansının tespit edilmesi amacıyla saha araştırması yapmak, 

d) Köpeklerden toplanacak dışkı örnekleri ve mezbahalardan toplanacak kist materyallerinin moleküler yöntemlerle araştırılması ile tür ve genotip tayini yapmak,

e)   KE’ nin sebep olduğu ekonomik kayıpları (insan ve kasaplık hayvanlarda) tespit etmek, 

f)   Sivil Toplum Kuruluşu (STK) Türkiye Hidatidoloji Derneği’ nin proje yönetimi, hizmet sunumu ve görünürlüğü konusunda kapasitesini artırmak için Türkiye Hidatidoloji Derneği üyeleri ve gönüllüleri için 5 gün sürecek STK seminerleri düzenlenecektir. Proje kapsamında üyeler; STK yönetimi, PDY (Proje Döngüsü Yönetimi), üyelik ve derneğin genel kapasite gelişimi için fon sağlama konularında eğitilecektir. Etkileşimli sunum becerileri konusunda da eğitilecekler, böylece eylem boyunca farkındalık arttırıcı sunumlar yapabileceklerdir. Bu konulardaki becerilerini geliştirerek, derneğimizin bilgi yayılımını sürdürecekler, çalışmaları yürütecekler ve çalışmaların etkisini daha geniş bir nüfusa yayabileceklerdir.

g) Araştırma sonuçlarının sağlık çalışanları ve ilgili yetkililerle paylaşılması sağlanacaktır. 

Ülkemizde KE’in gerek epidemiyolojisi gerekse moleküler düzeyde genotiplendirmeleri ile ilgili saha çalışmaları da çok azdır. İzmir’de bu kadar kapsamlı moleküler epidemiyolojik bir çalışma ilk kez yapılacaktır. Ülkemizde halen bir “Ekinokok Kontrol Programı” bulunmamaktadır.

Projemizin;

Yaygınlık belirlenmesi, tür ve genotip tayinlerinin yapılması, köpeklere yönelik parazit mücadelesi (genotiplendirme sonucu tedavi protokolünün belirlenmesi), mezbahalarda kesilen kasaplık hayvanlardaki hidatik kist sıklığının takip edilmesi, kist hidatikli hasta sayılarının belirlenmesi ve gerek insanlarda gerekse hayvanlarda ekonomik kayıpların bu çalışmada elde edilecek verilerle ortaya konulması aşamalarının gerçekleştirilmesi ile ülke çapında uygulanabilecek “Ekinokok Kontrol Programı” için “Model” bir program oluşturulmuş olacaktır. 


Bilgi ve İletişim

Prof.Dr.Nazmiye ALTINTAŞ

Türkiye Hidatidoloji Derneği Başkanı

Proje Koordinatörü

0 532 544 42 52 / nazaltintas1@gmail.com


ETKİNLİKLER